Türkiye’nin İklim Krizi: Kuraklık ve Sellerle Mücadele

Türkiye’nin İklim Gerçeği

2025 yılı, Türkiye’de iklim krizinin en sert biçimde hissedildiği bir dönem olarak tarihe geçti. Rekor sıcaklıklar, olağanüstü kuraklık, büyük orman yangınları ve ani seller, ülkenin dört bir yanında alarm zilleri çaldırdı. Bu yıl, iklim değişikliğinin yalnızca bir gelecek tehdidi değil, aynı zamanda bugün yaşanan bir gerçek olduğunu gözler önüne serdi.

2025: İklim Bilançosu

Doç. Dr. Doğukan Doğu Yavaşlı, 2025’in iklim bilançosunu değerlendirirken, Türkiye’nin birden fazla iklim riskiyle karşı karşıya olduğunu vurguladı. Yavaşlı, “2025 bir istisna değil, yeni iklim rejiminin güçlü bir uyarısı” diyerek, alınması gereken önlemlerin aciliyetine dikkat çekti. Temmuz ayında kaydedilen 50,5 derece sıcaklık, ulusal tarihimizdeki en yüksek sıcaklık olarak kayıtlara geçti ve bu durum, yalnızca bir ekstrem hava olayı değil, aynı zamanda sağlık, enerji, tarım ve su yönetimi açısından ciddi bir kırılganlığa işaret ediyor.

Kuraklık: En Büyük Sorun

Kuraklık, 2025 yılının en belirleyici çevresel sorunu olarak öne çıktı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Ekim 2024–Eylül 2025 döneminde Türkiye genelinde ortalama yağış miktarının son 52 yılın en düşük seviyesine gerilediğini açıkladı. Ülkenin büyük bölümü “olağanüstü kuraklık” sınıfına alınırken, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde baraj doluluk oranları kritik eşiklere indi. Bu durum, su kesintileri ve kullanım kısıtlamalarının gündelik yaşamın bir parçası haline gelmesine neden oldu.

Gelecek İçin Uyarılar

Bilim insanları, etkili önlemler alınmadığı takdirde 2026’nın çok daha ağır sonuçlar getirebileceği konusunda uyarıyor. İklim değişikliği ile mücadele için atılacak adımlar, gelecekteki felaketlerin önüne geçmek açısından kritik önem taşıyor.