Türkiye’de Varlık Yönetimi Büyüyor
Türkiye’de faaliyet gösteren 85 portföy yönetimi şirketinin yönettiği toplam varlık büyüklüğü, tarihi bir eşik olarak 250 milyar doları ve 10 trilyon TL’yi aşarak dikkat çekici bir gelişme yaşadı. Bu büyüklüğün Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içindeki payı, 2020 yılında %6,8 seviyesindeyken, günümüzde %17’li seviyelere yükseldi. Bu durum, Türkiye’nin ekonomik büyüme potansiyelini ve yatırımcıların varlık yönetimine olan ilgisini gösteriyor.
Bulls Portföy Direktörü Serdar Gürsoy, 2026 yılına yönelik beklentilerini aktararak, CDS primlerindeki gerilemenin devam etmesini ve rezerv artışının sürmesini beklediklerini ifade etti. Gürsoy, yılın ana gündem maddesinin enflasyon olduğunu vurguladı. 2025 yılına yüksek beklentilerle girilirken, yurt içindeki siyasi gelişmelerin etkisiyle dalgalı bir süreç yaşandığına dikkat çekti.
Ekonomik Gelişmeler ve Enflasyon
Gürsoy, Merkez Bankası’nın nisan ayında beklenmedik bir faiz artışı yapmak zorunda kaldığını belirtti. Bu adım, rezervlerdeki bozulmayı durdururken, ekonomik büyümenin de devam ettiğini ifade etti. Tarım sektöründeki daralmaya rağmen, dirençli hizmet sektörü ve inşaat sektöründeki ivme, 2025 yılında büyümeyi destekleyen unsurlar arasında yer aldı. Özellikle deprem bölgesinin yeniden inşası, inşaat sektöründe önemli bir büyüme kaynağı oldu.
2026 yılına girilirken, enflasyondaki iyileşmenin beklenenden düşük hızla gerçekleşeceği öngörülüyor. Eğitim alanındaki fiyat sınırlamaları, konut arzındaki artış beklentileri, düşen petrol fiyatları ve enflasyon sepetindeki değişiklikler, enflasyonu aşağı çekecek unsurlar arasında. Gürsoy, 2026 yılı sonu enflasyon beklentisinin %24,1 civarında olduğunu dile getirerek, ekonomik büyümenin %4’ün üzerine çıkmasını beklediklerini belirtti.
Yükselen büyüme ve gerileyen enflasyon, 2026 yılında Türkiye ekonomisinde belirgin bir toparlanma hissiyatı yaratacak. Bu durum, yatırımcıların döviz, altın ve borsa gibi alternatif yatırım araçlarına yönelimini artırabilir. Özellikle döviz kurlarındaki dalgalanmalar, yatırımcıların dikkatli olması gereken bir diğer unsur olarak öne çıkıyor. Ayrıca, kredi faizlerindeki değişiklikler de finansal piyasalardaki belirsizliği artırmakta.







